Sayfalar

19 Ağu 2011

Bir aşk hikayesi Vol-III

Vol I için tıklayınız
Vol II için tıklayınız

Bir Aşk Hikayesi Vol III

Thompson ne zaman kafasını yatağa koyup düşünse herşey sanki tekrar başa dönüyordu.Babasını kaybettikten sonra ailesi bir anda dağılmıştı.Babasını gerçekten de kaybetmişti aslında, nerde olduğunu filan bilmiyorlardı yani.Defalarca babasının peşine düşmüş ancak ulaşamamıştı.Onun amansız kayboluşu annesinde kapanmaz bir yara açmıştı..Abisi bir sokak kavgasında başına gelen bir darbeden dolayı yatağa düşmüş.Kendisi de iyice yanlış yollara sapmış ve üstünde bir poşet uyuşturucu maddeyle yakalnmıştı.Annesi bu olanlara daha fazla dayanamamış ve kendisini bekleyen korkunç sona kollarını açmıştı.Sıcak bir küvet,soğuk bir jilet...

Kaldığı cezaevinde çok ağır şartlarda yaşıyorlardı.Cezaevi müdürü işinden nefret eden,sinirini mahkumlardan çıkaran şişman ve sinirli bir adamdı.Sık sık ıslak hortumlarla mahkumları dövdüğüne şahitlik etmişti.O zamanlar adı ona thompson demiyorlardı aslında bir adı bile yoktu -Mahkum 206-.Gene bir gece aç ve üşümüs bir halde yatarken burda kalmaya daha ne kadar dayanabileceğini düşünüyordu.Ranzanın üst katında yatan arkadaşıyla tanışalı 24 saatten az olmuştu.Bu zor durumdan çıkmak için arkadaşına bir teklifte bulundu.
-sence mahkumları bu halinden kurtarmak için ölüm orucu mu tutsak?
-cııxxx ben tutmam.Ramazanda da tutmuyorum ben zaten
-Allah senin belanı versin
Bu cevap karşısında kendi fikrininde zaten malca olduğunu kabul edip yatağında yan dönerek düşüncelere daldı.Julie yi kendi terk etmişti ama şimdi onun sıcaklığını özlüyordu.Aslında ona olan sevgisi Akşamdan kalmış bayat bisküviyi tazesinden daha çok sevmesine benziyordu.Tazeyken illa çaya bandırmak lazımken bayatken ağızda daha rahat dağılıyor.Yani Julie yi yemicekti tabi ama düşünceleri bu şekildeydi.Düşünürken tekrar uyudu.

Peter ve Berger evde her zaman ki gibi evde yicek kalmadığı ve çamaşırları kirlendiği için ana ocağına gitmek için otobüse bindiler.Arkadan biri "pardon şurdan iki kişi" diyerek verdi ve peter da şöföre uzattı para üstünü tekrar  arkasındakine,arkadan tekrar para geldi şöföre-arkasındakine bir kaç kez daha tekrarlandı.Her yeni binen Peter a parasını uzatıyor, bildiğin muavin muamelesi yapıyorlardı.Arkadan güzel bir kız para uzatınca berger atladı.Peter in eline çarpıp bozuk paraları yere düşürdü. "hay skim*" diye bu sefer de yerden paraları toplamak için eğilince götü oraya buraya çarptı.Zaten sıkışık olan otobüs iyice daralınca Peter "yeter lann!! Köpeğiniz miyim lan sizin" diye haykırdı.Tabi içinden yaptı bunu.Yerde kaplumbağa gibi gezerek topladı paraları.Yere düşüren berger ise kılını kıpırtadmadan kızı kesmeye devam ediyor.Götüm götüm kıza yakınlaşıp kolunu kıza değdirmeye çalışıyordu.Peter kafasını kaldırıp parayı şöföre uzattı.Kıpkırmızı olmuştu arkasını döndüğünde adeta mucize gerçekleşti.Orta kapıdan julie otobüse binmişti.Hemen muavinliği bırakıp oraya doğru yürümeye çalıştı.Pardon,pardon sesleri arasında arada "nereye gidiyosun olm" "gerizekalı mıdır nedir" diyenlerde vardı.Hatta biri benim bi kişi üstü vardı diyip peter i durdurunca bu sefer illalah edip yürümeye devam etti..Julie nin yanına ulaştı.Ne diceğini bilmiyordu.O yüzden sanki hiç bişey yok gibi şakaya vurdu.
-Pardon saatiniz var mı?
-10:30-Julie bunu söylerken her zaman ki havalı tavırlarında arkasını dönmemişti.Peter bu sefer

-Beni gene yanlış anladın.Sana saat kaç demedim.Saatin var mı dedim? diyerek olaya felsefik açıdan yaklaştığını düşünürken julie arkasını döndü.Peter i görünce suratı değişti.
-Ay peter cidden salaksın yaa.Bana neler yapıosun hala yılışık yılışık cevaplar.
-Ya ben naaptım şimdi yine yaa? (aslında diğer cümleyi yazmama gerek yok hepimiz julie nin -Bak bide naaptım diyo.Daha napıcaksın ? dediğini tahmin ediyoruz.Klasik bir çift kavgası başlamak üzere.)

-Bak bide naaptım diyo.daha napıcaksın Peter.?
-Tamam sakin ol lütfen in konuşalım-
-Off ne konuşcam senle.O gece ne yaptıysan o kızlarla konuş sen
Peter'e bi gülme geldi birden.Hani şu çok gereksiz yerlerde gelen gülmelerden vardır ya.Ciddi olman lazımken yüzünün kenarına çarpık bir gülümseme gekmişti.Julie

-Bide gülüyo gerizekalı. diyerek kendini otobüsten attı.Yürürken birden ağlamaya başladı.(eveeeet kıvama geliyorsun)

-Julie dur lütfen konuşalım.
-Git başımdan(tamam gel ama uzaktan gel.Hemen sırnaşma öyle)
-Tamam gidicem ama son kez dinle beni(sen de istiyorsun biliyorum hadi naz yapma artık)
-Ne konuşcam yaa.Git ne bok yiyosan ye.(Yedin bi bok bari düzgün bi özür dile de barışalım.Bari kendini afettir mal mıdır nedir?) diyere yürürken.Peter julie kolundan tuttu ve kendine çekti.Peter olan bitenin herşeyiyle (hafiften çarpıtark tabiki) anlattı.Julie zaman istediğini ve kendisinden haber beklemesini söyledi(adet dönemindeyim zaten.Şimdi barışsak da sana bi faydası yok 3-4 gün daha sabret).Peter onun gidişini izlerken aklına bir şey takıldı.....BERGER!!!!   "Lan berger otobüste kaldı ya.Neyse zaten otobüste epey mutludur o.Durağa geldiğini de farketmez.Kaybolunca arar beni heralde" diyerek bir sigaara yaktı ve yürümeye başladı.Artık şans benden yana diye düşündü.

Uzun zaman sonra evine dönmüştü thompson.Sanki yabancı bir yerdeydi.Sert ranzalara yatmaya alışmış sırtı yumuşak yatağını reddetmişti sanki.Müdürün güle güle hediyesi olan hortum izlerine dokundukça canı acıyordu.Tw yi açıp dünyada bn yokken nelerin değiştiğine bakmak için haberleri izledi.Lan 3 ayda ne değişcek diye kapattı haberleri.Kral TW yi açıp evini temizledi.İlk önce yaralarının geçmesini bekleyip sonra julie yi bulacaktı.Acaba o lanet Peter la mı beraberdi.Zamanı gelince herşey ortaya çıkar diye düşündü.İşine devam etti.

-Peter ne kadar daha julie den telefon bekleyecek?
-Thompson tam olarak ne planlıyor?
-Berger otobüsle hangi durağa kadar gitti?

Bir aşk hikayesi Final bölümüyle 26 Ağustos günü sizlerle........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder